OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ!)

 Osteoporoz nedir?

Osteoporoz, vücudumuzdaki kemiklerin mineral yoğunluğunun azalıp, kalitelerinin bozulması sonucu daha kırılgan ve zayıf hale gelmesi ile karakterize sistemik bir hastalıktır. Osteoporoz, ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun artmasıyla, günümüzde en sık görülen hastalıklardan biri haline gelmiştir. 50 yaş üzerindeki her 3 kadından 1`inin ve her 5 erkekten 1`inin, hayatının bir döneminde osteoporoza bağlı kırık yaşayacağı artık bilinmektedir.

 

Osteoporoz kimlerde görülür?

Osteoporoz, daha çok kadınların hastalığı olarak bilinse de erkekleri de etkileyen bir sağlık sorunudur. Osteoporozun bilinen en önemli risk faktörü ise yaşlanmadır. Çağımızda hastalıkların tanı ve tedavisindeki olumlu gelişmeler insanların yaşam sürelerini uzatmış olsa da yaşlılığa bağlı artan birçok hastalık gibi osteoporozu da sağlık gündeminin üst sırlaraına çıkarmıştır. Çünkü tüm dünyada yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıkların görülme sıklığında da önemli bir artış yaşanmaktadır. Günümüzde, ölüm nedenleri sıralamasında kalp ve kanser hastalıklarına bağlı ölümlerden sonra üçüncü sırayı kalça kırıkları almıştır.

 

Osteoporozda kemik kaybı hangi yaşlarda başlıyor?

Kemikler aslında yapım ve yıkım faaliyetleriyle sürekli yenilenen canlı dokulardır. Bu yapım ve yıkım süreci, kadınlarda 30 yaşına kadar dengeli bir şekilde devam ederken, bu yaştan itibaren denge, yıkımın lehine değişiyor. Doruk kemik kütlesinin oluştuğu 30 yaşından sonra kadınlarda, yıllık yüzde 0,5`lik bir oranda geri dönüşümsüz kemik kaybı başlıyor. Bu kayıp, özellikle menopozdan itibaren daha da hızlanıyor ve kaybedilen kemik dokusu miktarı ilerleyen yaşlarda kemiklerde oluşabilecek kırıkların en önemli belirleyici etkenlerinden birini oluşturuyor.

 

Osteoporoz daha çok hangi kemikleri etkiler?

Osteoporoz en fazla, vücudun yükünü taşıyan omurga kemikleri etkilenir. Ve bunlara bağlı olarak omurlarda çökme kırıkları oluşabilir. Daha sonra başta kalçalar olmak üzere diğer kemiklerde de hafif travmalar (düşme gibi) sonucu hayati risk oluşturabilen kırıklar oluşabilmektedir.

 

Osteoporoz sonuçları nelerdir?

Osteoporozun en önemli sonucu kırıklar ve bunlara bağlı oluşan sakatlıklardır. Özellikle 50 yaş sonrası gelişen kalça, omurga ve el bilek kırıkları kadınlarda %40, erkeklerde %13 olarak kabul edilir. Kalça kırığına maruz kalan hastaların % 20`si, ilk 1 yıl içerisinde kaybedilirken, % 30`dan fazlası sakat kalmaktadır.

 

Osteoporoz risk faktörleri nelerdir?

Risk faktörleri, majör (büyük) ve minör (küçük) olmak üzere iki başlık altında toplanıyor.

Majör risk faktörleri:

  • Düşük kemik yoğunluğu (Menopoz sonrası 1-2 yıl aralıklarla kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalı)
  • Yaş (İleri yaş kemik kalitesi ve mikromimarisini bozar)
  • Daha önce geçirilmiş kırıklar
  • Akrabalarda geçirilmiş kırık hikayesi (Anne, kız kardeş veya teyzeler)

Minör risk faktörleri:

  • Cinsiyet (Kadın)
  • Irk (Beyazlar)
  • Genetik yatkınlık
  • Alkol veya sigara kullanımı
  • İlaçların uzun süreli kullanımı (Kortizol, tiroid hormonları gibi)
  • Kronik hastalıklar (Guatr, Karaciğer hastalıkları, böbrek yetmezliği, kanserler, romatizmal hastalıklar gibi)

 

Osteoporozun belirtileri nelerdir?

Osteoporozun en önemli belirtisi kırıklardır. Halk arasında osteoporozla ilgili yanlış bilinen şey, osteoporozun ağrıya neden olabileceğidir. Kırık olmadığı sürece osteoporoza bağlı ağrı oldukça nadir görülür. Omurga üzerinde ortaya çıkan kırık sonucu; boy kısalır, duruş bozukluğu ve kamburluk ortaya çıkabilir.

 

Osteoporoz nasıl tedavi edilir?

Osteoporoz tedavisinde amaç; kırıkların önlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılmasıdır. Bunun için kemik mineral yoğunluğunu artırmak, risk faktörlerini azaltmak ve günlük aktiviteleri düzenleyerek egzersizlere yönelmek başlıca tedavi yaklaşımlarını oluşturmaktadır.  Bu amaçla; medikal tedavide bifosfonatlar, stronsiyum gibi elementler, selektif östrojen reseptör modülatörleri yani SERM`ler, kalsitonin, parathormon gibi ilaçlar tercih edilmektedir. Ayrıca tedavide mutlaka kemiğin yapı taşını oluşturan kalsiyum ve kalsiyumun emilimini artıran D vitamini takviyesi yer almalıdır.

 

Doruk kemik kütlesini artırmak için öneriler:

  •  Beslenmek (Anne karnından itibaren düzenli ve dengeli beslenmek)
  • Egzersiz (Genç yaşlarda basketbol, voleybol, ip atlamak, zıplamak, koşmak; ileri yaşta ise tempolu yürümek)
  • Düzenli günlük fiziksel aktiviteler
  • Kalsiyum ve D vitamini almak (Süt ürünleri, Yeşil yapraklı bitkiler, Güneş ışığı, Balık ürünleri)

“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”